Televizyonekranında baylar, bayanlar bayram gelmiş diyorlar. Bayram heyecanı yok. Annem yok. Babam yok. Güzel komşular yok. Çocukluk arkadaşlarım yok. Dışarıda Korona virüs, evde hüzün var. Mazinin güzel günlerine özlem var. Bayram gelmiş diyorlar. Desinler. Adam bulurlarsa şeker versinler.
bikaşık ayran bana kalsın bayram :)))) Benzer Benceler Heyecanı Yüksek, Çarpıcı Bir Hikaye: Disney+‘ın İlk Yerli Orijinal Dizisi Kaçış’ı İzlemeye Başladım!
Doruk 10,5 aylık ve anne sütü alıyor. Sabah kahvaltılarımız karışım kahvaltı veya krep oluyor. Akşam yatmadan önce de meyveli yoğurt yiyoruz. Bir haftalık öğle ve akşam yemeklerimiz ise şöyle: Pazartesi : Sebzeli tarhana çorbası // Tavuklu kereviz püresi. Salı : Balık çorbası // Köfte ve patates püresi.
İstanbulArel Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde Dr. Öğr. Üyesi olarak çalışmakta olup yüksek lisans düzeyinde klinik psikoloji ile ilgili dersler ve yeni başlayan klinik psikolog adaylarına klinik süpervizyon vermektedir. Aynı zamanda Klinik Psikoloji yüksek lisans ve doktora programlarını koordine etmektedir.
cash. Yarın bayram. Eskiler, “Bugün bayram, bir kaşık ayran sana da yeter bana da.” diye hoş bir tekerleme söylerlerdi. Azla yetinip toplumca yan gelip yatmanın değil, çalışıp çabalayarak edindiğimiz az ya da çok neyimiz varsa kardeşçe, barış içinde paylaşmanın önerildiği bir tekerleme. 1789 Fransız Devrimi’nin simgeleşen “özgürlük, eşitlik, kardeşlik” ilkelerini çağrıştırıyor. Aslında, dinsel bayramları karşılarken bizden yaşlı kalem erbaplarına öykünüp geçmişe özlem’ yazısı yazmayalım, herkesin herkese bol keseden ! sunduğu basmakalıp öğütleri vermeyelim, düşüncesiyle oturuyoruz bilgisayarın başına; içimizdeki, fakirin ekmeği umut’ kırıntıları bile olsa paylaşalım, diye. Biraz Sait Faik romantizmi ve eliaçıklığıyla… Söz gelimi, onun “Öyle Bir Hikâye”sindeki gibi Hidayet bekçilerden kaçarken yazar onu ceketinin dış cebine’ gizler ya! Böylece de sabah yediği simidin burcu burcu susam kokusunu Hidayet’le paylaşır. Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin’in, yârin yanağından başka her şeyi paylaşma’ ülküsüyle koşut bir düşlem hayal!.. HOŞGÖRÜ’NÜN YERİNE… Sait Faiki dün 11 Mayıs, 67’nci ölüm yıldönümünde saygı ve rahmetle andık. Çok değerli öğretmenlerimizden yazar Tahir Alangu 1915 – 1973, Sait Faik’in cenaze törenine katılanların hemen hepsinin, –onun aynı zamanda öykü kahramanları olan– yoksul halk kesimlerinden dostları olduğunu söylerdi. Geçenlerde ilk kez bir akademisyen / politikacıdan işittiğimiz şu sözü, yine Sait Faik’le özdeşleştirdik — Bize asıl gerekli olan şey, karşılıklı hoşgörü’ değil, eş görü’… Sözün sahibi, aynı zamanda CHP Genel Başkan Yardımcısı olduğunu öğrendiğimiz Prof. Dr. Yüksel Taşkın. Genç bilim insanı, ülkemizdeki gerginliklerin giderilmesi için “hoşgörü”nün niçin yeterli olmayacağını da açıkladı — Çünkü, hoşgörü’de bir tepeden bakma hâli söz konusudur. Bir hastalığı sağaltmanın ilk adımı, ona doğru tanı koymak. Prof. Dr. Taşkının tanısı bizce de doğru. Ülkemizde, özellikle erk sahipleri, türlü alanlarda yapmak istedikleri köktenci radikal değişikliklere doğrudan taraf olanlarca bile itiraz edilmesine bırakın eş görü’yü, hoşgörü’yle bakmıyorlar. Dediğim dedikçi büyükleri’ eleştirmek yerine taklit edenler de hiç eksik olmayınca sürekli bir hırgür hâli, muhalif sesleri gittikçe daha sert biçimde susturmaya çalışma dönemleri yaşıyoruz. Namık Kemal, “Bârika-i hakikat, müsademe-i efkârdan doğar.” demiş. Gerçeğin şimşeği, düşüncelerin’ çarpışmasından doğar, anlamında. Tabii ki herhangi bir konuda sabit fikir, bağnazca saplantı’ değil, özgür düşünceler’ arasındaki çarpışmadan’… KUVVEDEN FİİLE… Yine, eskilerden kalma bir deyim “Kuvveden fiile geçmek çıkmak…” Günümüz Türkçesiyle Düşüncelerimizi, inançlarımızı ya da niyetlerimizi uygulamaya koymak. Söz gelimi, sürekli din vurgusu’ ile iç içe / yüz yüze bir toplumuz. Ve İslam’ın beş şartından biri de zekât vermek’. Ama, dinibütün’ geçinen hangi varsılımız kuvveden fiile geçip’ zekâtını malının kırkta birini yoksula veriyor? Haydi, onu da geçtik… * Şu anda Türkiye’deki üç milyon hanenin elektriği kesik. Bunun anlamı En az 12 milyon yurttaşımız, bayrama karanlıkta giriyor. Yoksul ailelerinin çok çocuklu olduğunu düşünürsek belki de 20 milyon… Anayasamızdaki tanımlamasıyla “sosyal devlet” ? asgari ücretten aldığı gibi, hepimizin temel tüketim kalemi elektrikten de yüzde 18 gibi çok yüksek bir oranda vergi KDV alıyor. Yoksulluğu tavan yaptığından faturasını ödeyemeyen 20 milyon kişiyi, karanlığa mahkûm ediyor. * Çiftçilerimizin ise aynı “sosyal devlet”ten milyarlarca lira destek alacağı var, alamıyor. O yüzden de banka ya da tarım kredi kooperatiflerine olan yüksek faizli borçlarını ödeyemiyor; tarlasına, traktörüne haciz konuluyor. Böylece çiftçi, hayvan besicisi, tarımsal üretimden koparılırken pandemi koşullarında gıda maddesi dışalımımız sürekli artıyor. * Öte yandan kamu ihaleleri almakta dünya birincisi’ olan malum Türk müteahhidin, son on yılda tam 30 yazıyla otuz kez vergi borcunun silindiğini, eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, bir soru önergesi üzerine Meclis’te açıklamıştı. Silinen toplam miktar ise ticarî sır’! Biz, “Bugün bayram, bir kaşık ayran sana da yeter bana da.” derken ayranı önümüzden, yayığıyla birlikte alıp götüren; elimize vurulup lokmamızın alınmasına karşı çıkma bilincine sahip bulunmadığımızdan pek emin “Bana sevdanın otoyolları, İkizdere’nin dereleri, çayları, ormanları, sana simit kokuları…” GÜÇLÜYÜZ, AŞARIZ İnanın; bütün bunların üstesinden, toplu eş görü’yle gelebiliriz. Yeter ki ataları binlerce yıllık devlet deneyimine sahip bir ulus olarak çağdaş demokrasi’ çarklarını işletebilelim. Bu ülkeye adanmışlık’ duygusuyla bağlı çok sayıdaki bilim insanımızın / kanaat önderimizin söylediklerini can kulağıyla dinleyelim. Seçip Meclise gönderdiğimiz milletvekilleri, siyasal parti liderleri, üst düzey devlet yetkilileri, bizim hizmetlerinde olduğumuz kişiler değil; bize hizmet etmek için o makamlarda oturuyorlar. Ve toplumumuzun hemen bütün kesimlerinde egemen olan derin umutsuzluk’ bize hiç yakışmıyor. Ayrandan, yayıktan söz etmişken… Benzetmede hata olmaz. İki fare, süt güğümüne düşmüş. Farelerden biri kurtulmak için birkaç dakikalık çabalamanın ardından umutsuzluğa kapılıp kendini bırakmış. Ve güğümün dibini boylayıp boğulmuş. Diğeri ise kurtulmak için öylesine çabalamış ki sütün üzerinde bir tereyağı topağı oluşmuş. Ve fare, topağın üzerine çıkarak kurtulmuş. Biz de dolu güğüme düşmüş olabiliriz ama geçmişteki acı deneyimlerimizden ders alarak artık birbirimize düşmeyelim. Buruk, ezik, mutsuz olarak değil, eş görü’ içinde coşkuyla kutlayacağımız nice bayramlara! DİL YANLIŞLARIMIZ Doğru Türkçe’ konusunda duyarlı olduğunu düşündüğümüz bir tv sunucusu, başarılı tartışma izlenceleri hazırlayıp sunuyor. 9 Mayıs 2021 geceki izlenceye konuk ettiği profesörün sözleri, ekrana şu başlıkla KJ yazıldı “Ekonomi iyileştiği taktirde erken seçim bekliyorum.” Eskimiş Arapça “taktir”in anlamı “damıtma; imbikten geçirme, damla damla akıtma”. Ekrana atılan başlıkta kastedilen ise bilindiği gibi yine Arapça kökenli olup ikinci hecesi d’ harfiyle başlayan “takdir; beğenme, değer verme.” Akademisyen kimliği de olan sunucunun, dakikalarca ekranda kalan yanlış başlığı düzeltmesini boş yere bekledik. GRAM GRAM EPİGRAM’ Ekmek kırıntılarını Alıcı kuşlar yemiş Olsa da masalda Hansel’le Gretel’in… Boş hayal değil bize Çocuk ağzında şeker Bayramlarına dönüş.
"Bayramlarda hep böyle söylerdi babam Bugün bayram, bir kaşık ayran, bana da yeter, size de yeter. Ne demekti bu? Ayran da nereden çıkıyordu? Yoksa eskiden bayramlarda ayran mı içiliyordu? Eğer öyleyse biz neden ayransız bayram yapıyorduk? Ve bir kaşık ayran bir kişiye bile yetmeyecek kadar azken, birkaç kişiye nasıl yeterdi? Bu sözün anlamını hiç düşünmeden babama katılır, onunla birlikte biz de tekrarlardık Bugün bayram, bir kaşık ayran..." Mustafa Hakkı Kurt'un samimi ve sıcacık anlatımıyla Bizim Evin Halleri, okurlarını kalabalık bir ailenin sevgi ve neşe dolu günlerine davet ediyor!
Fakat Galatasaray-Liverpool maçına gideceğim için, cumartesi çıkacak yazıyı salı gününden yazmak yazıyı ne gün yazdığımın sizleri zerre kadar ilgilendirmediğini biliyorum ama olaya bir anda tuhaf bir şekilde yabancılaştım neyse... Bayram tatili, bayram kutlamaları ne kadar değişti. Nerede o eski bayramlar birader’’ muhabbetinden zaten bayılmış vaziyetteyim. Böyle yazılmış bir yazı daha okuyamayacak haldeyken, bir benzerini yazmam da mümkün de özlediğim şeyler yok mu, tabii ki var? Ama ama zaman değişti, Çelik de değişti Hayatımda yaptığım en kötü esprilerden biriydi, samimi bir şekilde özür diliyorum.* * *Bayram klasiklerini sayıp, Artık kimse bunları yapmıyor. Artık kimse bunlarla ilgilenmiyor’’ türü hayıflanmaları başkalarına bırakalım ve size İstanbul için alternatif bayram programı ziyaretlerin ilk gün tamamlandığını düşünürsek, bugün önünüzde bomboş bir gün olması biraderimiz buradayken, Topesto'yu da alarak uyguladığımız ve kış dönemi çalışma programımıza muhakkak dahil ettiğimiz planı paylaşayım ben bir gün için idealdir. Biz bu planı genellikle kışın ve hafta içi uygulardık. Hálá uyguluyoruz da Riko burada değil. İki herif başbaşa çekilecek bir program da kişi olduğumuzda daha keyifli oluyordu. Fakat program çiftler ve çekirdek aile ekipleri için gayet nasıl uyguluyoruz programı onu anlatayım, siz kendinize uyarlarsınız artık.* * *Sabah beni genelde Topesto uyandırıyor böyle günlerde. Ben de aynen Riko'ya çakıyorum telefonu. Gerekli irtibat sağlandıktan sonra benim evde buluşmak üzere Topesto, sonra, ama hakikaten çok sonra Riko geliyor. Kahve içiliyor. Daha hayata hazır olunmadığından ilk 20 dakika hiç konuşulmuyor, sadece uzaklara 118 aranıyor. Şehir Hatları'nın telefonları alınıyor. Hiçbir seferinde o telefonu kaydetmek gibi pratik bir hadiseyi gerçekleştiremediğimizden, her operasyonda 118 muhakkak zorlu operasyonun ardından Şehir Hatları'ndan Sirkeci-Adalar vapurlarının saatleri belli Bekle bizi güzel Burgaz, rakını içmeye geliyoruz!* * *Vapurda kıçüstüne oturuyoruz. Riko ve Topesto gazete okumaya çabalıyor. Çabalıyor dememin sebebi rüzgardan dolayı, sayfalar üzerinde hakimiyet kuramamaları. Ben daha akıllı olduğum için, kitabımı muhakkak salep içiyor. Biz Topesto ile salep karşıtı değiliz fakat, Riko Paşa gibi vapur yolculuklarında illaki salep içilmesi gerektiğine iner inmez, ilk işimiz iskelenin hemen yakınındaki Sait Faik'in heykeline selam çakmak oluyor. Sait Faik'e bağlılıklarımızı sunduktan sonra sağ tarafa kırıyoruz yıl gitmek nasip olmadı ama eminim yerinde duruyordur Fulya Restoran. Direkt bu güzel mekana yazılıyoruz. Hep kış mevsiminde ve hep alakasız günlerde gittiğimizden Fulya boş oluyor. Hem, biz zaten boş Fulya kenarında faça bir masaya kuruluyoruz. Dışarıda deniz kabarmış, nasıl güzel gözüküyor. İstanbul 'o dakka' uzakta bir yer oluyor.* * *Rakı söyleniyor. Riko her zamanki gibi bütün mezeleri yemek istiyor. Fakat Topesto ve ben mantığı ve muhasebeyi temsilen zor kullanarak da olsa bu muhterem biraderimize engel boş olduğu için hem müziğe, hem açık olan TV kanalına müdahale edebiliyoruz. Bu duruma bir gün araklamışız ya, keyfimiz acayip yerinde. Her şey konuşuluyor, hayaller ipe diziliyor, belki 100'üncü kez aynı anılar şişesi bitince, terbiyesizlik edilip yenisi istenmiyor. Vapur saatinden başka bizi bağlayan herhangi bir şey vakti yaklaşınca Fulya'ya eyvallah deniliyor, Sait Faik'e eyvallah deniliyor ve şehre dönüş için Şehir Hatları'nın güzel isimli vapurlarından birine kapak dönüşte salep değil, sade Türk kahvesi güzel bayramlar.
İstinaf Mahkemesi CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun 9 yıl 8 aylık hapis cezasını onadı. 23 Haziran 2020 Salı 1802 İstinaf Mahkemesi CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun 9 yıl 8 aylık hapis cezasını onadı. DHA Yorum Gönder 3 Facebook Yorumları 0 Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.× Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir. Bülent 2020-06-23 195718 Hani ifade özgürlüğü, düşünce hürriyeti. Madem suçtu yıllardır dava açmayan şantaj için bekletenler de yargılansın. Öz 2020-06-23 201138 Faşizm azdı. abdülrezzak 2020-06-24 094538 bir kaşık ayran bana kaldı bayram. çok sevindim. herkes ettiğini bulur. pislik kadın haber 296078 false Üye Girişi
Kurban Bayramı'na az bir zaman kala plan yapacak olanlar bayram tatili ile ilgili araştırmalar başladı. 30 Temmuz Perşembe arefe günü olması nedeniyle o günün tatil edilip edilmeyeceği ise bir diğer merak edilen konu olarak yer alıyor. İşte 2020 Kurban Bayramı tarihleri ile ilgili detaylar...AREFE GÜNÜ TATİL Mİ?2020 Kurban Bayramı arefe günü bu sene 30 Temmuz Perşembe gününe denk geliyor. Arefe günlerinde yarım gün mesai BAYRAMI NE ZAMAN?31 Temmuz Cuma Kurban Bayramı'nın 1. günü1 Ağustos Cumartesi Kurban Bayramı'nın 2. günü2 Ağustos Pazar Kurban Bayramı'nın 3. günü3 Ağustos Pazartesi Kurban Bayramı'nın 4. günüKURBAN BAYRAMI TATİLİ KAÇ GÜN OLACAK?Bayram tatilinin kaç gün olacağı ile ilgili kesin bir açıklama bulunmuyor. Detaylar geldiği zaman haberde yer alacak.
bir kaşık ayran bana kaldı bayram